Yasemin Karakaya

Yasemin Karakaya

12 Ekim 2024 Cumartesi

DİSCORD’UN YAŞI TEYİT ETMEMESİ İSTİSMAR FAALİYETLERİNE ZEMİN HAZIRLIYOR!

DİSCORD’UN YAŞI TEYİT ETMEMESİ İSTİSMAR FAALİYETLERİNE ZEMİN HAZIRLIYOR!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Anonimlik suç teşebbüslerini kolaylaştırabiliyor!

Discord’un yaşı teyit etmemesi istismar faaliyetlerine zemin hazırlıyor!

Aileler “ebeveyn kontrolü” kısmından habersiz!

Üsküdar Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi, Siber Güvenlik Yüksek Lisans Programı Anabilim Dalı Başkanı Dr. Ahmet Şenol, ABD merkezli iletişim platformu Discord’a erişim engeli getirilmesini değerlendirerek, anonimlik sunan platformların, özellikle gençler arasında popülerlik kazandığını ve bu durumun suç teşebbüslerini kolaylaştırabildiğini vurguladı.

Pandemi ile kullanıcı sayısı arttı

Discord’un, 2015’te piyasaya çıkan ve başta online oyun oynayan kişilerin iletişim kurmasını sağlayan bir platform olarak öne çıktığını kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Şenol, “Discord çocuklar ve gençler arasında çok yaygın. Mesajlaşmada metin, video, ses paylaşımı yapılabiliyor. Programı şu anda kullananların yüzde 80’i programı sadece oyun oynarken değil oyuna bağlı değilken de kullanmakta olduğunu beyan ediyor. Pandemi ile kullanıcı sayısı 2019’da aylık 56 milyon iken 2021 de 150 milyon aylık kullanıcıya ulaştı. Platformu kullanabilmek için 13 yaş ve üzeri olmak gerekiyor. Yine resmi beyana göre 13-18 yaşı arasında olanlara medya filtreleri uygulanıyor. Ancak yaş sisteme kaydolurken beyana tabi, yeni kullanıcı hangi yaşı beyan ederse doğru kabul ediliyor, teyit istenmiyor.” dedi.

Discord’da kullanıcı gerçek bir kimlikle eşleşmek zorunda değil!

Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Şenol, Discord gibi platformlarda hesap açarken yalnızca e-posta veya telefon numarası, kullanıcı adı ve doğum yılı bilgilerinin talep edildiğini ve yaşı doğrulamak için yalnızca beyana dayanıldığını belirterek, “Discord’un en bilinen hizmeti belli bir konuda açılan sohbet-chat sunucuları. Sunucular herkese açık olabildiği gibi davetle veya şifre ile girilebilecek şekilde ayarlanan sunucular da oluyor. Discord’da gerçek ad soyadı ve gerçek profil resmi kullanmak zorunlu değil. Discord’da kullanıcı gerçek bir kimlikle eşleşmek zorunda olmadığından mesajlaşılan, iletişim kurulan kişinin gerçek adı, yaşı, cinsiyeti hiçbiri bilinmeden haberleşiliyor.” diye konuştu.

Anonimlik ve suç işleme riski

Discord’da hesap yaratırken 13 yaş ve üzeri olmak gerektiğini, Discord kullanabilmek için, ancak kişinin yaşı beyan usulüne göre alındığı için, 13 yaş altı çocuğun bir eposta adresi ve yaşını büyük göstererek sisteme üye olabildiğini anlatan Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Şenol, “Kullanıcı gerçek bir kimlikle eşleşmediği için, çocuk üyeler beyan ettikleri yaşa uygun yetişkin içeriğine erişebiliyor. İstismarda bulunan kişi de bir eposta hesabı ile sisteme üye olabiliyor. Her ne kadar adli bilişim yolu ile gerçek kişiye erişmek imkansız olmasa da suçlunun da işini kolaylaştırdığı bir gerçek.  Ve evet, anonimlik suç işlemeyi kolaylaştırıyor.” şeklinde konuştu.

Kullanıcı yaşı kişi beyanına bırakılıyor, teyit edilmiyor!

Bu tür platformların resmi olarak suça teşvik etmediğini, zaten resmi politikasında istismar, eziyet, nefret içeriklerine izin vermeyeceğini söylediğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Şenol, “Ancak, bu konuda tüm içeriği kontrol etmemesi, kullanıcı yaşını kişi beyanına bırakarak teyit mekanizması çalıştırmaması, bu tür istismar faaliyetlerine zemin sağlıyor. Özellikle pedofili anormalliğine sahip kişiler, çocuklara erişebilecekleri platformun doğal olarak kullanıcısı olurlar. Hele bir de kullanıcı olmak için bir eposta adresi yetiyorsa.” dedi.

Güvenliği artırmak için öneriler

Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Şenol, Discord ve benzeri platformların daha güvenli hale getirilmesi için gerçek kimlik bilgileriyle hesap doğrulama zorunluluğunun getirilmesi gerektiğini dile getirerek, “Discord ve benzeri platformlar hesap oluştururken gerçek kimlik ile eşleştirmeyi zorunlu kılabilir. Her ülkenin hükümeti kimlik veya sosyal güvenlik numarası üzerinden bir web servisi ile gerçek yaşını Discord firmasına sunarak teyit mekanizması oluşturulabilir. Beyana göre bile olsa kişinin yaşına göre medya filtreleme varsayılan (default) değer olmalıdır. Kişi yetişkinse ancak kendi bilinçli iradesi ile ancak belli filtreleri kaldırmaya yetkili olmalıdır. Yapay Zeka, içerikteki istismar, nefret, eziyet öğelerini tespit edip otomatik kısıtlayıp incelemeye alınmasını sağlayabilir. Discord bununla ilgili 2021’de Sentropy isimli yapay zeka firmasını satın aldığını duyurmuştu.” dedi.

Aileler “ebeveyn kontrolü”nü bilmiyor!

Pek çok ailenin Discord uygulamasındaki “ebeveyn kontrolü” kısmından habersiz olarak ebeveyn kontrollerini aktifleştirmediğini de kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Şenol, “Ancak Discord ebeveyn kontrollerini varsayılan (default) olarak aktifleştirmemiştir. Aileler de özellikle bilinçlendirilmeli, hükümet bu konuda bilinçlendirici videoları kamu spotundan yayınlamalıdır. Yine aileler özellikle 13 yaş altı çocuklarını akıllı telefon, tablet, notebook gibi internete erişen cihazların olduğu odada uyumalarına müsaade etmemeli, bilgisayar kullanımlarını mümkün olduğunda gözetim altında tutmaya çalışmalıdır.” şeklinde sözlerini tamamladı.

Devamını Oku

TKP’DEN DAVUTOĞLUNA YALNIZ DEĞİLDİN HEPİNİZ ORADAYDINIZ

TKP’DEN DAVUTOĞLUNA YALNIZ DEĞİLDİN HEPİNİZ ORADAYDINIZ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Eski Dışişleri Bakanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, Habertürk TV Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy’un sorularını yanıtladı.

Davutoğlu programda görev yaptığı dönemlere ilişkin soruları yanıtladı. Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Kemal Okuyan, programa ilişkin görüşlerini X hesabında paylaştı.

Davutoğlu’nun Suriye savaşındaki sorumluluğunu hatırlatan Okuyan’ın paylaşımı şöyle:

Bölgemiz karıştıkça ABD saldırganlığının suç ortaklığından sıyrılmak isteyenlerin sayısı artmaya başladı. Demek ki, İsrailcilik ve Amerikancılık o kadar da meşrulaşmamış. En son Davutoğlu Habertürk’te “aslında ABD benden nefret eder” demeye getirdi. Sonra “ABD’nin dostu da düşmanı da değilim” deme ihtiyacı duydu. Programı baştan sona izledim. Davutoğlu “ben tek başıma vermedim o kararları” derken haklı. Hoş, bütün program boyunca birçok diplomatik girişimi “ben yaptım” diye böbürlenerek anlatmasından her şeyin kendine mal edilmesinden bayağı haz duyduğunu bir kez daha anlamış olduk. Kabul etmek gerekiyor ki, Habertürk’ten Mehmet Akif Ersoy, soruları yanıtlamak yerine kendini aklamak için uzun öyküler anlatan Davutoğlu’na doğru sorular yöneltti ve ısrarla bunların yanıtını aradı. Ancak Davutoğlu onca laf kalabalığına rağmen kara deliklerden asla kurtulamadı. Başka başlıklar bir yana, Suriye’de “biz barış istedik, İhvancıları desteklemedik” savunmasının hiçbir karşılığı bulunmuyor. 2011’den itibaren yaşananlar çoktan belgelendi ve belâgat ile üzeri örtülemeyecek bir bütünlük oluşturdu. Ama yine de hakkını verelim, “yalnız değildin, hepiniz oradaydınız”.

Devamını Oku

TÜRKİYE’NİN PKK TESLİM OLMASI ANLAMINA GELECEKTİR

TÜRKİYE’NİN PKK TESLİM OLMASI ANLAMINA GELECEKTİR
0

BEĞENDİM

ABONE OL

TÜRKİYE’NİN TERÖR ÖRGÜTÜNE ( PKK) TESLİM OLMASI ANLAMINA GELECEKTİR

PROF. DR. ÜMİT ÖZDAĞ, GÜNDEMDE OLAN ‘YENİ ÇÖZÜM SÜRECİ’ HAKKINDA KONUŞTU:

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Mersin Mezitli’de basın açıklaması yaptı.

Amaç; Anayasayı değiştirirken PKK terör örgütünün terörü bırakması için talep ettiği düzenlemelerin de yapılması anlaşılan. Bu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir terör örgütüne onun taleplerine teslim olması anlamına gelecektir. Kabul edilebilir bir gelişme değildir. Üstelik, şurası çok nettir ki terör örgütü artık sadece Türkiye’de değil, Suriye’nin kuzeyinde ABD ve İsrail’in desteğiyle güçlü bir yapılanma da oluşturmuştur.

Türkiye’de terörle müzakere demek, aynı zamanda Suriye’de PKK/YPG tarafından kurulan yapının Suriye’den ayrılarak bağımsızlaşmasını kabul etmek ve Irak’ın kuzeyindeki PKK terör örgütü ile de mücadeleyi sona erdirmek demektir. Bunun Türkiye’nin menfaatlerinin aleyhine olacağı ve Türkiye’nin orta vadede çözülmesini beraberinde getirileceği hiç tartışmasız bir gerçek olarak ortadadır. Bundan dolayı Zafer Partisi olarak biz buna şiddetle muhalefet edeceğiz.

Yunan Dışişleri Bakanı’nın yapmış olduğu açıklamadan anlaşılıyor ki AKP hükümeti 15 aydan bu yana gizli bir şekilde Yunan hükümetiyle Ege’de ve Doğu Akdeniz’de ekonomik münhasır bölge ve Karasuları meselesini konuşmaktadır. Doğu Akdeniz’de Yunanistan’ın bir söz sahibi olması söz konusu değildir. Doğu Akdeniz’de Yunanistan yoktur.

Üstelik Türkiye 2020 yılında Doğu Akdeniz’le ilgili beyanını yapmış, gerçekleştirmiştir. Mavi Vatan üzerinde şimdi ameliyat yapacak şekilde neyi konuşacaksınız Yunanlılarla? Sadece Doğu Akdeniz değil Ege’de de birçok adanın hangi ülkeye ait olduğu meselesi çözülmemişken Türk adaları Yunan ordusunun işgali altındayken o konuları konuşmadan nasıl Ege ve Doğu Akdeniz’de ekonomik münhasır bölge ve kara suları meselesini Yunan tarafıyla masaya oturup konuşursunuz? Keza bu çerçevede Fener Rum Patriği’nin Yunanistan’da bir toplantıya katılması ve bu toplantının amacının Gökçeada’nın Yunanistan’a bağlanması olduğu gerçeği ortadayken buna hükümetten herhangi bir tepkinin gelmemiş yapılmamış olması da anlaşılır değildir.

Bartholomeos haddini bilecektir. Bartholomeos, Türkiye’nin toprak bütünlüğüne yönelik toplantılarda katılmaya devam eder ve hükümet bu konuda suskunluğunu sürdürmeye devam ederse Zafer Partisi olarak biz bu konuda alacağımız tedbirleri kamuoyuyla en kısa zamanda paylaşacağız.

Yine bugün TRT Genel Müdürünün yaptığı açıklamadan anlıyoruz ki Türkiye gelecek seneden itibaren İran’ı rahatsız eden yayınlara başlayacakmış. Doğrusu gayri ciddiliğin bu kadarı devlet yönetiminde az görülür.Eğer Devlet değişik menfaatlerinden ötürü böyle bir karar almışsa bunu kameraların önüne çıkıp hiçbir ciddi devletin genel müdürü açıklamaz. Bu yanlış bir karardır. Bu kararın yanlışlığı kadar kamuoyunun önüne bu şekilde kameraların önüne çıkılıp açıklanması da bir başka yanlışı oluşturmaktadır. 22 seneden beri bu ülkeyi yönetmeye değil, devleti fethetmeye çalışan iktidarın hala devlet yönetimini öğrenmediğini bir kez daha üzüntüyle görmüş bulunuyoruz.

Mersin İl Kongremizi yarın gerçekleştirmek üzere ve bazı ilçelerimizin açılışını yapmak üzere bulunuyoruz. Mersin’de Zafer Partisi, Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Mersin’de de hem hızlı büyümesini gerçekleştiriyor hem de 8 Aralık’ta yapılacak kurultayımız için kongre sürecini başlatmış durumda. Yarın da ilçe kongrelerimiz bittiği için ilk kongremizi Mersin’de gerçekleştireceğiz.

Çalışmalarımız bütün Türkiye’de 8 Aralık’ta yapılacak kurultayımızla bundan sonraki seçimlerden Türkiye’yi yönetebilecek kadroyu çıkartmak hedefinde. Zafer Partisi Türk halkının karşısına kurultaydan sonra bu seçkin kadroyla ve Erdoğan’ın bırakmış olduğu, bırakacağı molozu kaldıracak programıyla çıkacaktır.

 

Devamını Oku

KAPIMIZDAKİ YENİ KRİZ KAYIP GENÇLİK

KAPIMIZDAKİ YENİ KRİZ KAYIP GENÇLİK
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 Avşar, önergede gençlerin ne eğitimde ne de istihdamda olma durumunun kök sebeplerini, eğitime veya istihdama katmaya yönelik bir iş birliği modeli geliştirmenin planlanıp planlanmadığını, psikososyal durumlarını ve ruh sağlıklarına ilişkin bir çalışmanın varlığını, suça bulaşma oranı ile kişiyi yetenek ve becerilerine göre yetiştirme ve bu doğrultuda istihdam olanakları oluşturma gibi birtakım sorun ve tespitleri Bakan Bak’a sordu.

  ‘Ülkemizde 18-24 yaş arasındaki gençlerin yüzde 31,1’i ne bir okulda eğitim alıyor ne de bir işte çalışıyor.’

Avşar, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre 2023 yılı sonu itibarıyla Türkiye’nin toplam nüfusunun 85 milyon 372 bin 377 kişiyken, 15-24 yaş grubundaki genç nüfus 12 milyon 872 bin 39 kişi olduğuna işaret ederek, genç nüfusun toplam nüfusun yüzde 15,1’ini oluştuğunu belirtti.

Avşar, “Böylece Türkiye’nin genç nüfus oranı %15,1 ile Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülkenin genç nüfus oranlarından daha yüksek olduğu görülmektedir.    OECD’nin ‘Bir Bakışta Eğitim’ raporuna göre ülkemizde 18-24 yaş arasındaki gençlerin yüzde 31,1’i ne bir okulda eğitim alıyor ne de bir işte çalışıyor. Bu oran, OECD ülkeleri ortalamasında yüzde 13,7 olarak kayıtlara geçerken Fransa’da yüzde 16, Almanya’da yüzde 9, İngiltere ve ABD’de yüzde 14.  Ülkemizde 18-24 yaş aralığında ne eğitimde ne istihdamda olan kadınların oranı ise yüzde 41,4’dir. Bu oran OECD ortalamasında ise yüzde 14,4’tür.” dedi.

‘Bu gençlerde ruhsal sorunlar, antidepresan kullanımı, saldırganlık, şiddete meyil ve aile ile çatışma hali yaygın bir şekilde görülmektedir.’ Avşar, ne eğitimde ne işte olan gençleri gösteren bu verilerin, ülkemizde yaklaşık 2,5 milyona denk geldiğini, sahip oldukları enerji, düşünce ve fikir açısından tam üretim çağında olan bu kitle, şu anda pasif ve tüketici konumunda olduğunu ifade etti.

“Bu durumun gerek aile içinde gerekse toplumda oluşturduğu negatif algı gençlerin içe kapanık ve toplumda izole yaşamasına yol açmaktadır.” diyen Avşar, üretmesi ve kazanması gerektiğinin farkında olan gençlerin, bu imkânı bulamayınca yasal olmayan yolara ve arayışlara girdiğini kaydetti.

Avşar, “Bu durum kısa yoldan para kazanma ve ihtiyaçlarını karşılama dürtüsüyle uyuşturucu kullanımı ve madde bağımlılığına, sanal bahis ve şans oyunlarına, hırsızlık ve şiddete kadar gidebilmektedir. Bu yola tevessül eden gençlerde yaygın olarak ruhsal sorunlar, antidepresan kullanımı, saldırganlık, şiddete meyil ve aile ile çatışma hali görülmektedir.” diye konuştu.

‘Son zamanlarda yaşadığımız feci olaylar bu kategorideki gençler tarafından ve bu durumun bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.’

Avşar, özellikle son zamanlarda yaşanılan feci olaylar bu kategorideki gençler tarafından ve bu durumun bir sonucu olarak ortaya çıktığını; ekonomik, sosyal ve toplumsal sonuçları itibariyle ülkemizin en önemli problemlerinden biri olan bu duruma iş dünyasının da dikkat çektiğini ve İTO Yönetim Kurulu Başkanı Şekib AVDAGİÇ’in 1-1,5 milyonunun çok hızlı şekilde iş hayatına kazandırılması gerektiğinin ifade ettiğini ve bu hususta önerilerde bulunduğunu söyledi.

Avşar, “Bu çerçevede hem iş dünyasının nitelikli personel ihtiyacını karşılamak hem de bu toplumsal sorunlara çözüm bulmakla birlikte genç istihdamını sağlamak üzere kamu kurum ve kuruluşları ile iş dünyası ve ilgili STK’ların iş birliğinde gerekli çalışmaların yapılması şarttır.”, dedi ve bakan Bak’a bir dizi soru sordu.

‘Ne eğitimde ne de istihdamda olma durumunun kök sebepleri nelerdir?’

Avşar, OECD verilerine göre 18-24 yaş grubundaki gençlerin yüzde 31,1’inin ne eğitimde ne de istihdamda olma durumunun kök sebepleri neler olduğu, bu hususta yapılmış bir araştırma, analiz veya tespitin olup olmadığı sordu ve şöyle örnek verdi: “Bu gençlerin yüzde kaçı eğitimi yarıda bırakmıştır? Bırakma sebeplerine dair eliniz de istatistiki bilgi var mıdır?”

 ‘Eğitimi terk edenlerin eğitime, işsizlik sorunu yaşayanları istihdama katmaya yönelik bir iş birliği modeli geliştirmeyi planlıyor musunuz?’

“Söz konusu gençlerden eğitimi terk edenlerin eğitimine devam etmesini sağlama; işsizlik sorunu yaşayanların aktif hayata, üretim ve istihdama katmaya yönelik bir çalışmanız var mıdır?”, şeklinde soru soran Avşar; “Bu hususta üniversiteler, iş dünyası ve diğer ilgili paydaşlarla ortak bir çalışma yapmayı planlıyor musunuz?”, dedi.

‘Bu gençlerin psikososyal durumları ve ruh sağlıklarına ilişkin bir çalışma yapılmış mıdır?  Suça bulaşma oranı nedir?’

Avşar, “Bu kategoride olan gençlerin içe kapanık, toplumdan izole ve suça meyilli oldukları gerçeğinden hareketle psikososyal durumları ve ruh sağlıklarına ilişkin bir çalışma yapılmış mıdır? Bu gençlerin suça bulaşma oranı nedir? Suça sevk eden sebepleri ve ortamı bertaraf etmeye yönelik bir planınız var mı?” şeklinde sorular sordu.

‘Kişiyi yetenek ve becerilerine göre yönlendirme ve yetiştirme ve bu doğrultuda istihdam olanakları oluşturma hususunda bir çalışmanız var mı?’

Nitelikli eğitim ile istihdam kolerasyonu dikkat çeken Avşar, “Eğitim kalitesini arttırma, kişiyi yetenek ve becerilerine göre yönlendirme ve yetiştirme ve bu doğrultuda istihdam olanakları oluşturma gibi hususlarda diğer paydaş kurumlarla iş birliği bakımından ortak bir hareket planı düşünüyor musunuz?” ifadelerine yer verdi.

Devamını Oku

İBB’DEN “KIZLAR OKUSUN DİYE” DESTEĞİ

İBB’DEN “KIZLAR OKUSUN DİYE” DESTEĞİ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), eğitimde fırsat eşitliği sunmak için öğrencilere sağladığı desteği sürdürüyor. İBB, kız çocuklarının iyi eğitim alabildiği, geleceğe umut ve güvenle bakabildiği bir İstanbul var etmek için çalışmalarını gerçekleştiriyor.

KIZ ÇOCUKLARININ EĞİTİMİNE DESTEK SAĞLAYAN PROJE

İBB; şehit çocuğu, yetim, öksüz ve engelli öğrencilere verdiği “Sen Oku Diye” eğitim desteğinin ardından bu kez “Kızlar Okusun Diye” projesini hayata geçirdi. “Kızlar Okusun Diye” projesi kapsamında İstanbul’da ikamet eden ve ilkokula kayıt yaptırmış kız çocukları desteklenecek.

10 BİN AİLEYE NAKDİ YARDIM

İBB, böylelikle İstanbul’da ikamet eden, sosyal desteğe başvurmuş, ihtiyaç sahibi olduğu belirlenen, hanede ilköğretim çağına gelmiş ve okul kaydı bulunan kız çocukları için 10 bin aileye 3 bin TL nakdi destek olacak. Ödemeler ise 31 Ekim’de gerçekleştirilecek.

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.